Monday, August 17, 2009


Aşk'ı okuyorum. Saf duyguların, hakkikatli hislerin ve düşüncelerin kitabı. Okurken çok şey düşünüyorum: sebepsizce kendimi hırpaladığım günlere mi yoksa geç keşfedilmiş farkındalıklara mı yoksa böylesine bir aşkın mevcut durumda yanıbaşımda olmadığına mı hayıflanayım bilemiyorum... Mevlana'nın Şems-i Tebrizi için zikrettiği kelimeler o kadar manidar ki etkilenmemek mümkün değil:

"
Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lâkin siz bunların hiçbirini göremezsiniz."

C'est magnifique :)

1 comment:

  1. Ben de okudum, ben de ayni seyleri dusundum. Sanki kitabin basindan sonuna kadar, baska alemlerde geziniyorsun. Icin huzurla doluyor. Ben kitabi hem hemen bir cirpida bitirmek, hem de hicbir zaman bitirmemek istemistim :))
    melda...

    ReplyDelete